Sunday, January 28, 2007

Bakmak ve Görmek Üzerine

Hepimizin iki gözü var. Hergün çevremizde milyonlarca şey duyuyoruz ama baktıklarımızı görebiliyormuyuz veya duyduklarımızın kaçını algılıyabiliyoruz??

Çoğu zaman kelimeleri dinler, ama yüzü görmeyiz. Çünkü çoğu zaman, sözcükler ve yüz birbirini yalanlar. Bir insan bir şeyi söylerken, başka bir şeyi gösterir. Zamanla yüzü, gözleri ve mimikleri görme yeteneğimizi tamamen kaybetmişiz. Biz sadece kelimeleri dinliyoruz.

Çoğu arkadaşım altıncı hissimin & sezgi gücümün kuvvetli olduğunu söyler durur, bende onlara iyi bir gözlemci olun sizinde sezgileriniz kuvvetlenecek diye cevap veririm:) Bence sadece izleyin. İnsanların nasıl bir şeyi söylerken, başka bir şey gösterdiğini görüp şaşıracaksınız. Eğer sezgin yoksa hayatının bir anlamı olmaz, sadece yaşarsın. Bir çeşit ot gibi; göremediklerinden sezemediklerinden mahrum, baktıkların ve duyduklarınla sınırlı bir kafeste.

Görmeye başladığın zaman, o zaman gerçeğin kokusunu alacaksın. Baktıklarını görmeye başlamak senin hayatına anlam ve keyif getirecek. Bugün pazar ne mi yapıcam..Caddebostan sahil yolunda adalara nazır şöyle güzel bir yürüyüş. Mavinin tonları, martılar, benim gibi yüyüyüş yapan insanlar.....bakıpta görmeye değer çok güzel şeyler olucak.

İyi pazarlar.

12 comments:

Anonymous said...

Çevremi değil görmek artık bakmak istemiyorum desem

eylem said...

Bay/Bayan Anoymous,

Kim olduğunu bilmiyorum. Belki tanıdığım birisin ve kafaya alıyorsun:)Belki tanımadığım..

Ama ben sana birtek şey söylüyeceğim, hayat ne yaşarsan yaşa ne ortamda olursan ol, çevren gride olsa pırıltılıda olsa bakmaya dahası görmeye değer.

p.s: Gözlüklerinin cam rengini değiştirsene sen (just an idea..)

zihni örer said...

Merhaba Eylem,
"seziyorum-öğreniyorum-özümsüyorum-anlatıyorum"

Farkettiyseniz, SEZİ-YORUM mekanının anahtarıdır bu dizi.
Çok haklısınız; "sezgi"yi önceliğe alsam da, sizin makalenizden bir şey daha öğrendim, o da "sezgi"den daha önce, çevrenin "farkında olma" duygusunu diri tutmakmış.

Teşekkürler.
Sık uğrarım.

eylem said...

Selam Zihni,
Aramıza hoşgeldin..

Trina said...

i cant understand a word in ur blog but.. hi nice of u to drop by! :)

eylem said...

Hi Trina,
No problem:) Sometimes I also write in english here. You welcome friend..

tülayS said...
This comment has been removed by the author.
zihni örer said...

Sn. Eylem,

SEZGİ'NİN FONKSİYONU, doğayla yüzleşmenin ilk aracı diyebiliriz. Asıl ilişki, başka duyu organlarımızın devreye girmesiyle başlar.
Şöyle:

6. duyu dediğimiz sezgi, bir şeyi algılamamızda öncül (kalvuz) bir rol oynar. İlk bulguları, güvenilirliği ve analiz yeteneği daha güçlü olan diğer duyu organlarımızdan bir ya da birkaçına (görme, işitme, dokunma, tatma, koklama) iletir. Oraya sezginin aktardığı ham bilgiler, kullanılır hale getirilerek, kültür dağarcığını depolanır.
sevgiler

Not:üstteki ileti yanlışlıkla, bir başka arkadaşın nickiyle çıktı, silip düzelttim.

eylem said...

Ilgili konuda görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim efem:))
Kendine iyi bak..

Pinkshake said...

ben biliyorum bu pazarıııııı :)
deniz kenarına git önerisi geldi senden... tam da ben balat donusu, baktıklarımı ve gorduklerimi fotograflamisken... Bazen goremediklerimi hissettirdigin icin cevremde olmandan mutluluk duyuyorum ya birkez daha...

eylem said...

Canımmm, bizim gözlüklerimizin camı rengarenk işte bu yüzden hiç kopmıycaz bizzz..
luve U girly

Anonymous said...

benim de minik bi yazim var...
Cocuklugumun pazar gunleri hakkinda..
Seninki kadar felsefik (!) degil ama,bi ara bakarsan sevinirim..

http://mustafacemkaraca.home.services.spaces.live.com/default.aspx

arke1976@hotmail.com
Selamlarla..
Cem