
Sen mutlu olacaksın; dünya senin başarısız olduğunu söylese bile. Yada dünya seni bir yıldız yapsa, başaranın zirvesine oturtsa bile, bu hiçbir şeyi değiştirmez. Sen her durumda mutlu olacaksın. Keyif alacaksın hayatta ufak şeylerden. Bu bir pazar sabahı gazeteni alıp tek başına bir kahvede çınarların altında oturarakta olabilir; illaki pahalı brunch lara gerek yok. Veya onca seneden sonra üniversitede takıldığın Beyoğlu nun arka sokaklarında bir şarap evine gidersin eski dostlarınla. Anılar tazelenir. Gülüp geçersin hayata; o kadar çok şey değişmiştir ki ama bak ne keyifli o arkadaşların şimdi senin için birer dosta dönüşmüş yanında.
Burada sen önemlisin. Kafanın içi dinginliği önemli. Eğer öyle ise bir farklı bakarsın çevrendeki herşeye. Kahve fincanı bile daha renkli gözükür gözüne. O şarap evine girdiğinde kendini bir yabancı gibi hissetmezsin çünkü üniversite yıllarında gittiğin aynı dostların bak yanında. Şarabın tadı bir başka gelir sana; yudum yudum anılarla demlenirsin.
Benim için başarı mutluluktur. Eğer başarının mutluluk olduğunu anlarsan, o zaman ben, her zaman başarılı olacağını söylerim. Ancak senin için başarı keyif ve mutluluk değil, başka bir şey. Hatta mutsuzluk bile olabilir. Sonunda mutsuz olacağını bilsen bile, başarı peşinde koşarsın.
Sanki birçoğu için başarı mutluluk değil, ego övgüsü; insanların onların başarılı olduğunu söylemesi. Her şeyini kaybetmiş olabilirler: ruhlarını, neşelerine neden olan o masumiyeti, huzuru, sesizliği ve dinginliği...Hepsini kaybedip bir deli olmuşlardır. Ama dünya onların başarılı olduğunu söylüyordur.
Yinede birşeyler eksik ama ne manası vardır gözlerinde; hep bir
arayış içindedir bu tipler. Ama gözlerinin ucundaki Keyf-i Deryayı göremezler çünkü onlar hep bunu dışarda, başkalarında ve başkalarının onlar için söylediklerinde arar.
Siz hangi guruptasınız?